3 Temmuz 2010 Cumartesi

Hayat dediğin hep bir sınav mıdır?

Herkesin bir hayat anlayışı vardır. Ve çocukluğumuzdan beri biliriz ki, ne yaparsak yapalım, olanlardan ders almak en önemli erdemlerden biridir. Çünkü hayat hatasız geçmez, kim bunun tersini söylerse yalan söyler. Kimi hataları telafi etmek güç olsa da, kimi için yine olsa, yine yaparım dense de, kimiyle ilgili yüzümüz kızarsa da.... Hayat hatasız geçmez!

Her neyse, biraz mantık çalışalım. Hayat aldığımız derslerden ibarettir. Kimi zaman dersimizi çalışmış görünürüz, kimi zaman dersimizi alır, geçeriz, kimi zaman da çuvallarız. Bir sınav olmadan ders notları değerlendirilemeyeceğine göre... Öyleyse hayat bir sınavdır.

Mantığı dışlayıp, mistik takılırsak eğer, hayat bir sınavdır lafı çok başka anlamlara çıkar. Diyelim ki, başınıza hep bir çorap örülüyor, siz rahat etmek istedikçe, o çorabın örgüsü bir türlü bitmiyor. Siz de bir şekilde başa çıkıp, yine de şükrediyorsunuz, değil mi? Hayatın sizi sınava çektiğini, sınavı doğru verdiğinizi düşünerek. Ve derken bir sınav, bir sınav daha...

Önümüze her zaman iki şık çıkar, ama her konuda. Siz, hatalı ya da değil, bir tercihte bulunursunuz. Mistizmi bir kenara itip, mantığı yeniden ele alacak olsanız, yaşadıklarınızın temelinde aldığınız hatalı kararın yattığını görürsünüz. Ancak, bu noktada, yine olsa yine yaparım diyorsanız, bir derece yırttığınız söylenebilir. En azından bir nebze olsun teselliniz vardır, yola devam etmeye gücünüz de.

Eh, üstelik sürekli herşeyi de mantık içinde değerlendirmek güçtür. Duygusal davrandığımızda mantığımız kolayca örtülür zaten, insan olmanın zayıf tarafıdır bu. Mutlak doğruya takılmazsanız, sürpriz sonuçlara da katlanırsınız. Bu da en az dünya kupası kadar heyecan vericidir zaten!